- Her şeyden önce Selamün Aleyküm...
- Son yazıların hepsine "yazmayalı epey oldu" diyerek başladığım için kendimden utanıyorum...
- Tuna Kiremitçi'nin "Git Kendini Çok Sevdirmeden" kitabında bir mektubun neden yazılamadığıyla ilgili güzel bir kısmı vardır. İlk başta üşengeçlikten yazamaz insan, sonra da geçen zaman içinde yazmamış olmanın pişmanlığıyla yazmaktan vazgeçer her seferinde der, bizimkisi de o hesap...
- Yoksa hakkında yazılacak şeyler olmuyor değil. Her sabah kumrular konuyor balkona, peşi sıra serçeler çıkıyor birbir defne ağacının dallarından, yumuluyorlar buğdaya...
- Küçükken sapanla hiç kuş avına çıkmamış, elimdeki herhangi bir çocuk silahı ile (artık ne demekse bu, tüftüf olur, tel sapan olur, aklınıza ne gelirse işte) nişan aldığı hiçbir şeyi vuramamış biri olarak gururla söyleyebilirim avcı yeteneklerim yoktur...
- Tabi bu Hollywood senaristlerinin düşündüğü gibi dünyada medeni düzenin çöküşü gerçekleşirse kötü bir şey, en nihayetinde güçlü olanın, avcı olanın hayatta kaldığı bir dünyada ilk turda elenenlerden biri olurdum galiba...
- İnsanın hayatını korkuları şekillendirir. Hastalıktan korkan insan bütün ömrünü sağlıklı olmak için, kazadan korkan insan bütün ömrünü tedbirli olmak için, yalnız kalmaktan korkan insan ömrünü kalabalıklarda geçirir...
- Bir de bu kıyametin kopmasından korkan insanlar var ki bambaşkalar. Sanki önleyebilecekleri bir şey varmış gibi, sığınaklar inşa edip yiyecek istiflemeler...
- Sonu gelmeyecekse, dünyanın ne önemi var. Biteceğini bildiğimiz şeylere nasıl sıkı sıkı sarılıyoruz, farkında değil misiniz?...
- Evet hepimiz bir şeylerin farkındayız ama bazen her şey bizim, her zaman bizim zannediyoruz, en büyük yanılgıları o zaman yaşıyoruz, en büyük düşüşlerimiz hep o zaman...
- Gel gelelim, kısır, yazarken bile beni içine çekmeyen bir yazı yazmışım gibi oldu, yayınlamasam mı diye düşünüyorum...
- Ama bu kadar yazmışken illa ki yayınlamak lazım...
- Yine yazarım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder