Merhaba ben Meftun ve çay benim için hayat sıvısıdır...
Selamımı eksik etmem kahve insanlarından. Aslında pek bir önemi yoktur nerede oturduğumun, adına "Dostlar Kıraathanesi" derler. Bir bardak çay değil, bir bardak huzur gelir burada insanın önüne. Ve çay biraz daha sevilir burada...
Bigün Muhyiddin Abi'm yine çay getirdi, yalnız bu sefer bir bardak fazlaydı tepside, en son bana verdi ve masamın en güzel köşesine güzel bir "merhaba" ile oturdu. "Sen nerede bu kadar Meftun oldun be adam, susma anlat hadi" dedi. Sonra çok anlattım, ihtiyacım vardı anlatmaya, o çay getirdi ben anlattım.
Tanışmış mıydık? Ben Meftun...
Ben yürürüm, ellerim ceplerimde, başım önümde. Yürürken de konuşurum kendimle. Sevdiler beni kahvehanede. Gel zaman git zaman "Meftun" dediler, ismimi kimse sormadı bile. Daha önceleri de meftun derlerdi bana ara ara, dalar gidermişim uzaklara ve sevda ararmışım. Boşuna demediler Meftun diye, hem insan zamanla kendine yakıştırılana benzemeye başlıyor. Meftun olacağım yoksa da zamanla meftun oldum.
Yürüdüm, yolların sona nereye varır bilemedim. Geldim. Oturdum bir masaya. Bardağın yanında iki şeker vardı. Ben çayı hep iki şekerli içtim getirene ayıp olmasın diye, "ikram geri çevrilmez a yavrum" derdi babaannem benim.
Ben Meftun bu yerin demirbaşı sayılacak kadar çay içmiş adamıyım. Bir merhabayı çok görmem kimseye. Her şey, her zaman güzel bir "Merhaba" ile başlamaz mı zaten?
Merhaba...
Merhaba Meftun,
YanıtlaSilHayat hikayeni çok merak ettim ...