
Sürekli
koşturmaktan çok yorulduğum bir gündü. Nihayet dinlenmek için fırsat buldum. Yaptığım
ilk iş kendime nefis bir çay demlemek oldu. Ardından çayıma ve bana eşlik
edecek olan radyomu açtım. Sonunda ihtiyacım olan iki şey ile birlikte baş başa
kalabilme fırsatını yakalamıştım. Müziğim ve çayım... İçinde bulunduğum hal
bana o kadar iyi geldi ki, henüz birkaç dakika geçmesine rağmen dış dünyaya
karşı bütün algılarım kapandı. Radyoyu bile hayal meyal duyar oldum. Tam
anlamıyla kendimi dinlemekteydim. O anda birden müziğe odaklanıverdim. Müslüm
Gürses “Ah Neyleyim Gönül” diyordu. Birkaç saniye öylece dinledim şarkıyı.
Ardından o albümün hikayesi geldi aklıma. Vefat etmeden az zaman öncesinde
kayıtları tamamlanan bir albüm... Hatta birkaç parçasını da hastanede ameliyata
girmeden önce okumuş Müslüm Baba ve “ Ben ölürsem bu albümün adını “Veda” koyun.”
diyerek ailesine tek vasiyetini bırakmış. Ve o an ben “Veda” albümünün bir
parçasını dinliyordum. Duygulandım. Biraz da düşündüm. “Acaba ben de bir gün
müziğe karşı bu kadar yoğun duygular besleyebilecek miyim? Ben de “Müziğim var oldukça ben de daima var
olacağım.” diyebilecek miyim?”. Sanırım
bunun cevabı zamanın içinde saklı dedim kendi kendime ve çayımın ve şarkının
büyüsüne bıraktım kendimi. Çok yorucu bir gündü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder