Birazcık günümüzde yapılan müzik ile 80-90'lı yıllarda yapılan müzikten bahsetmek istiyorum. Siz de fark ettiniz mi bilmiyorum, günümüz müziğiyle o yıllarda yapılan müzik arasında muntazam bir fark oluşmaya başladı ve bu fark günden güne artmakta. Yanlış anlamayın, yapılan müzik tarzından bahsetmiyorum. Kastettiğim şey en kısa ve en iyi şekilde sanırım şu kelimeyle açıklanabilir: "Dijitalleşme!". Teknolojinin çok da fırsat sunmadan bizlere sunduğu yenilik.
O yıllarda bir müziğin ortaya konulabilmesi için birçok insan günlerce, aylarca emek harcarmış. Şimdi ise bir evin küçücük bir odasında dahi birkaç gün içinde bir şarkı hazır olabiliyor. Duruma uzaktan bakıldığında "ne güzel işte, çok büyük kolaylık" şeklinde bir yorum yapılabilir. Fakat bana kalırsa unutulan bir şey var ki o da "müziğe katılan duygu". Ben hiçbir zaman Cemali'nin (Cem Tosun, Ali Tosun), Üç Hürel'in (Onur, Haldun ve Feridun Hürel kardeşler), İlhan İrem'in o yıllarda yaptığı müziklerdeki duyguyu günümüz müziklerinde bulamıyorum.
Yeni öğrendim Yavuz Çetin abimiz de müzik kayıtlarında analog kayıt alma konusunda çok büyük bir hassasiyete sahipmiş. Belki de beni daima büyülemeyi başarabilmiş olmasının bir etkeni de budur.
Neyse ki günümüzde halâ müziğini dijitallikten mümkün mertebe uzak tutmaya çalışan müzisyenler mevcut. Az var, ama var. Bu da bir şey... Meselâ Yeni Türkü bu konuda mükemmel bir hassasiyete sahip. Son albümlerinde (Şimdi ve Sonra) "dijital sound" olmadığını öğrendiğimde çok mutlu oldum. Teknoloji geldi müzik bozuldu mu desek, ne desek? En iyisi hiç bir şey demeyelim, kulağımızı Yavuz abimize verelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder