Yine ne söyleyeceğimi bilemiyorum...
Bazen böyle oluyor, söylenecek çok şey varmış gibi hissediyorum ama ağzımdan tek bir kelime dahi çıkmıyor. Ve işte böyle zamanlarda susmak insanı zehirliyor...
"...yazmasaydım çıldıracaktım..." demiş Sait Abi, bazen tam da bu işte. İnsan konuşmayınca/yazmayınca kendini çıldıracakmış gibi hissediyor. Size bir şeyler "anlatmak"tan bahsetmiyorum. Sade konuşmak/yazmak benim kastım. Bir otobüs durağında yanınızda oturan teyzenin gelininden yakınması gibi. Dinleyeni önemsemeden, söylediğini önemsemeden konuşmak. İşte bu rahatlatıyor insanı...
Dünyadan yakınmak istiyorum biraz. Biraz da o'nu sevdiğimden. Aklıma gelen her şeyi söylemek istiyorum. Hiçbir gizlim/saklım kalmasın, tanıyan/tanımayan herkesin huzurunda tamamen ifşa olmak istiyorum. Bütün sırlarımı, bütün dertlerimi, bütün bildiklerimi herkes bilsin istiyorum. Bütün gözler önünde çırılçıplak kalmak, hiçbir göze görünmemek istiyorum. Biraz daha susarsam dilimdeki kangren her yanıma yayılacakmış gibi hissediyorum kendimi. Zehirlenmekten korkuyorum. Susmaktan korkuyorum. Konuşmaktan korkuyorum, ve dahi yazmaktan...
İçime bir öküz oturmuş gibi hissediyorum kendimi ya da daha edebi olmak gerekirse Zarif Adam'ın da dediği gibi "...İçim ey içim, bu yolculuk nereye? Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin..." demeli.
Daha bir çok şey demeli. Susmak çare değil biliyorum ama konuşmak da gelmiyor içimden. Biliyorum bu zehir öldürmez beni, süründürür en kötü ihtimalle. Beni anlayacak insanlar bekledim hep, hep konuşmadan anlaşılmayı diledim. Dedim ya, ne söyleyeceğimi bilemedim hiç, öyle söyledim...
Ne söyleyeceğini bilmeyenler için, ne söylediğini bilmeyen bir şarkı;
Dünyadan yakınmak istiyorum biraz. Biraz da o'nu sevdiğimden. Aklıma gelen her şeyi söylemek istiyorum. Hiçbir gizlim/saklım kalmasın, tanıyan/tanımayan herkesin huzurunda tamamen ifşa olmak istiyorum. Bütün sırlarımı, bütün dertlerimi, bütün bildiklerimi herkes bilsin istiyorum. Bütün gözler önünde çırılçıplak kalmak, hiçbir göze görünmemek istiyorum. Biraz daha susarsam dilimdeki kangren her yanıma yayılacakmış gibi hissediyorum kendimi. Zehirlenmekten korkuyorum. Susmaktan korkuyorum. Konuşmaktan korkuyorum, ve dahi yazmaktan...
İçime bir öküz oturmuş gibi hissediyorum kendimi ya da daha edebi olmak gerekirse Zarif Adam'ın da dediği gibi "...İçim ey içim, bu yolculuk nereye? Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin..." demeli.
Daha bir çok şey demeli. Susmak çare değil biliyorum ama konuşmak da gelmiyor içimden. Biliyorum bu zehir öldürmez beni, süründürür en kötü ihtimalle. Beni anlayacak insanlar bekledim hep, hep konuşmadan anlaşılmayı diledim. Dedim ya, ne söyleyeceğimi bilemedim hiç, öyle söyledim...
Ne söyleyeceğini bilmeyenler için, ne söylediğini bilmeyen bir şarkı;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder