Cemal Süreya
(Cemalettin Seber)
Cemal Abi'yle ilgili biyografik bilgi isteyenler şöyle buyursun... Ben kendi anladığımı anlatmak istiyorum bu defa...
Cemal Süreya ile ilk tanışmam hangi şiiriyle oldu, ne zaman oldu bilmiyorum ama onun TRT'de bir programa konuk olduğunda çekilen görüntülerini görünce tanıdım...
Bir insan ancak bu kadar mahcup durabilir. Dünyaya eğreti duran biri gibi gelmişti gözüme, halen daha aynı şekilde görünür bana. Sigarayı tutuşu, gülerken yüzünün aldığı hal... Her şeyiyle Cemal Abi bu dünyanın adamı olmadığının kanıtlar insana. Şiirlerini okumak da aynı şeyi gösterir, Cemal Abi bu dünyaya yakışmayacak naiflikte bir adamdır, şiiri de öyle...
Sadece şiiri değil, "13 Günün Mektupları" kitabında olduğu gibi Cemal Süreya sokakta yürüyen bi adam sadece, bi kahvede oturan, kağıdına bir şeyler karalayan, oğlu Memo'yla oyunlar oynayan, işyerinde problemleri olan, sevdiği kadınla ilişkisinde problemler yaşayan, o kadına "akkavak kızı" diye hitap eden bir adam. İşte bu yüzden benim için Cemal Abi o. Eğer çay içebilseydik beraber, kıraathaneye gelip sessizce sandalyesini çeker otururdu ışık alan bi masaya. Kağıdı kalemi yanındaki evrak çantasında dururdu. Kül tablasını çekerdi önüne, çay gelince bir sigara bağlardı hemen çayın yanına.
Gel gelelim Cemal Abi'yle çay içemeyiz artık ama şiiri eşlik etsin bize;
-Mutsuzluk Gülümseyerek-
mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
banliyö treninde rastladğımız
sınav saatini kaçırmış liseli kız,
hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
ey otobüssever ey troya yolcusu!
anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
o ib sesli kadını;birinin gronland'ı olmaya hazırlanıyordu.
iki çay söylemiştir orada, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder