- Herkese selam olsun...
- Birgün bir roman yazabilecek olursam girişi aynı İhsan Oktay Anar romanlarındaki gibi olsun isterim. Uzun ama gerçekten uzun bir paragraf ve sadece bir zamanı ya da mekanı betimler nitelikte, seviyorum hocanın yazdıklarını...
- Ama "yazmak" öyle kolay değil. Hele "öyle" yazmak hiç kolay değil. Daha önce bahsettim mi bilmiyorum ama G.G.Marquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık"ı yazmak için çektiği sancıları ve sıkıntıları anlattığı bir yazı var, okumak isteyenler burdan buyursun "Beşyüz Günlük Fakirlik", orada yazma eyleminin ne kadar sancılı bir süreç olduğu ortaya çıkıyor...
- Tabi cefa olmadan sefa olmaz. Marquez de şimdinin yazarımsıları gibi sağdan soldan aparttığı bikaç özlü! sözü, klişe tespitleri bir araya getirip bir kitap yazsaydı Nobel'i anca rüyalarında görürdü...
- Bir insanın birikimi ne kadar az ise kendini o kadar yüksekte zannediyor. Daha gençken, kendimi kitaplara bu kadar vermemişken yazdıklarıma bakıp "işte bu" derdim, sonra sonra asıl abileri okudukça ne denli çocukça şeyler yazdığımı görüp utandım...
- Bu hareketin de ne kadar doğru olduğu tartışılır. Yani insan hem bir yandan okuyup kendini geliştirmeli, diğer yandan da yazarak gelişimini devam ettirmeli. "Herkes her şey hakkında her şeyi yazmış" diyerek kalem bıraksaydı bugün o büyük üstadları hiç tanımıyor olabilirdik...
- Bir şeyi hakkını vererek yapabilmek için vaktinin çoğunu o iş için ayırman şart. Yoksa bir hobiden ileriye gitmiyor uğraşın. Bu da "şanslı" olmakla alakalı galiba...
- Bütün kişisel gelişimcilerin, kariyer koçlarının söylediği "mutlu olduğunuz işi yapın" safsatası çok zor, ya da ne bileyim o benim kendi mutsuzluğumdur...
- Yine de bu dünya bazı şanslı! insanların dünyası. Hali hazırda farsatlar denizinin ortasına doğmuş ve kafasını biraz kullanarak fırsatlarını artırmış kesim haricinde kalan herkes istediği şeylere ulaşmak için bütün enerjisini harcıyor ve çoğunlukla ulaşmak istediğine çok az yaklaşabiliyor...
- İnsan hayatını "Levh-i Mahfuz"u okur gibi yaşayamaz elbette, uğraşmalı, didinmeli... Ama bazen yorulmak da var...
- Hem biz kim, sadece tertemiz yaratılmış meleklerin okuyabildiği bir kaynağı okumak kim?...
- Ben yine de bu hayatın sadece yer yer doğaçlama yapabildiğimiz bir tiyatro oyunu olduğunu düşünüyorum. Senaryo genel hatlarıyla belli, kimimize müzikal, kimimize komedi, çoğumuza da dram denk gelmiş gibi gibi...
- Genel olarak melankolik olan bu yazının da sonuna gelmişken umutla ilgili bir şeyler yazmayı da isterdim ama hiç içimden gelmedi...
- Bu da böyle bi yazı olsun, nedir yani...
- Bir sonraki yazıya kadar hoş'ça kalın... (klasik vedalar iyidir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder